AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı sonrasında açıklamalarda bulundu. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un darbe imalarına değinen Çelik, “Maalesef Türkiye’deki siyasi tartışmalar, 2021’e girerken, bir takım kirli olayları hatıraya getirerek, vesayet siyasetinin canlandırılmaya çalışılması son derece üzücüdür. Birden bire eski Genelkurmay başkanının çıkıp yaptığı tartışmayla başladı. CHP Genel Başkanı ha bire erken seçim meselesi diyerek siyasi gündem oluşturmaya çalışıyordu. Ardından baş örtüsü yasağı ile maalesef, eski bir CHP’li bakan 28 Şubat mantığını, vesayet mantığını diriltmeye çalışan açıklama yaptı. Hiçbir darbe mazur gösterilemez, meşru değildir.” dedi.
Ömer Çelik’ten satır başlıkları:
Önderlik etmek ve teşvik etmek amacıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti MYK toplantısının ardından Ankara Şehir Hastanesi’nde Kovid-19 aşısı yaptıracak.
Maalesef Türkiye’deki siyasi tartışmalar, 2021’e girerken, bir takım kirli olayları hatıraya getirerek, vesayet siyasetinin canlandırılmaya çalışılması son derece üzücüdür.
Birden bire eski Genelkurmay başkanının çıkıp yaptığı tartışmayla başladı. CHP Genel Başkanı ha bire erken seçim meselesi diyerek siyasi gündem oluşturmaya çalışıyordu. Ardından baş örtüsü yasağı ile maalesef, eski bir CHP’li bakan 28 Şubat mantığını, vesayet mantığını diriltmeye çalışan açıklama yaptı.
Hiçbir darbe mazur gösterilemez, meşru değildir.
Hastalıklı mantık, ‘Erdoğan ancak büyük felaketle gidebilir’ diyerek acınası haldeki değerlendirmeler devam etti.
Esas burada üzücü olan, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına Kılıçdaroğlu’nun ‘Sözde Cumhurbaşkanı’ demesidir. Gayrımeşru yapılar için bu ifadeyi kullanırsınız. Yakın tarihte 27 Nisan 2007’de bazılarının ‘post-modern darbe’ dediği, muhtıra teşebbüsü ile gündeme gelmişti.
O zamanki askeri vesayet tartışmasında ‘Biz sözde değil özde Cumhurbaşkanı istiyoruz.’ Bu yetkiyi size kim verdi?
Siyasi partiler, partiye mensup olan kişilerin evidir. Türkiye Cumhuriyeti ise herkesin ortak çatısıdır. Siz Türkiye Cumhuriyeti’nin en yüksek makamı olan, orduların baş komutanı olan Cumhurbaşkanı’na böyle bir şey söylerseniz, bu Cumhuriyet değerlerine karşı söylenmiş olur. ‘Siyasi eleştiri’ yapıyoruz diyorlar. Genel Başkanlık makamı için değil, Cumhurbaşkanlığı makamına bu eleştiriyi yapıyorsunuz.
ABD’deki olaylar
ABD demokrasisinin bu aşamaya gelmesi tüm dünyayı şoke etti. Gelinen noktada ortaya çıkan sarsıntı, askerlerin yerlerde yattığı görüntü… ABD demokrasisinin içine girdiği değer krizinin pratiğe yansımasıdır. Her demokrasi ve ülke bunu yaşar. Siz başkalarının demokratik sistemlerine karşı çifte standartlar ortaya koyarsanız, oradaki değer krizi sizin sisteminize de yansıyor.
Brexit sonrasında ABD-AB ilişkilerinin nasıl olacağız, ABD’nin nereye yöneleceği tüm dünyayı etkiliyor.
Herkese ‘kutuplaşmadan kaçının’ diyenlerin nasıl bir kutuplaşma içine girdiğini gördük. Sosyolojik bir yarılma olduğunu gördük.
Senatonun basılması gayri meşrudur, seçilmiş başkanın göreve gelmesini engellemek gayri meşrudur.
Biz bunları söylediğimizde siyasi oryantalizmin etkisinden düşünce biçimi eğilmiş bükülmüş olanlar ‘Siz de seçim sonuçlarına itiraz ettiniz.’ diyorlar. Kimse dünyanın hiçbir yerinde meclisin şiddetle kapatılmasını savunamaz.
Kaynak: Yeni ŞAFAK